Sayfalar

Bu blog'da gerçekler ve bakış açıları sorgulanır...

16 Kasım 2009 Pazartesi

-4- SİYONİZM,MASONLUK,BİLDERBERG,HİTLER,THULE ve TÜRKİYE BAĞLANTISI...

 "Şu ana kadar yazımda Siyonizmin tevratla bağlantısını,Masonluk ve Siyonizm ilişkisi,Masonluğun nasıl bir güç olduğunu anlatmaya çalıştım.Bu bölümde Masonluğun elindeki gücü ve kaynaklarını nereden aldığını anlatacağım.Büyük güç olmanın temelindeki en önemli etkenin “Manevi Güç”ayağı anlaşılmıştır ve biliniyordur diye tahmin ediyorum.İkinci ayak olan “Finansal Güç”kaynakları neler acaba…
Not:Yazımın bundan sonraki bölümlerine başlıkları numaralandırarak devam etmemin sebebi sık sık geri dönüşler olacağındandır…Önceki 3 yazı ana başlıklar olarak kalacaktır…

-5- Rotschild Ailesi (Kırmızı Levha)
Dünya çapında Bankacılık Sektöründe çok bilmece bırakan Rotschild Ailesi… 1750’de Mayer Amschel Bauer, Frankfurt’ta babasından Banka’yı devralır ve Banka’nın ismini değiştirerek adını Rotschild koyar. Kırmızı levha, kapının üstüne asılır. (Levha doğu Avrupa'da başarılı bir Yahudi savaşçının sembolüdür.)
Mayer evlenmiş ve 5 erkek ve 5 kız çocuğu olmuştur. Erkeklerin isimleri; Amschel, Salamon, Nathan, Kalmanın (Karl), Jakob (James).
Yükselişinin nedeni, Prens Wilhelm IX. Von Hessen-Hanau'nun, parasını bankasına yatırmasından dolayıydı ve bu Prens, Mayer’i sıkı sık masonların Almanya’daki gizli toplantılarına getiriyordu.Prens Wilhelm, “Hannoveraner” Kraliyet ailesinin yakın arkadaşıydı. Bu Kraliyet Ailesi, İngiliz Kraliyet ailesine (Hannoveraner) asker kiralamaktan gelir elde ediyordu. Bu askerler, gelecekte George Washington’un askerlerine karşı Valley Forge’de de savaşacaktı.
Rotschild, Wilhelm’in özel danışmanı olmuştu zamanla. Ne de olsa Prens ve ailesi kâr ediyordu. Ama ülkede iç huzursuzluk başlayınca; Prens, Danimarka'ya kaçmak zorunda kaldı ve askerlerin maaşlarını geri almak şartıyla Rotschild’in bankasına bıraktı.

Nathan Rotschild (Mayer'in en büyük oğlu), bunun üzerine bu parayı alıp Londra’ya gitti ve orada kendi adına banka açtı. Altın, en güvenilir sayıldığı için bütün parayı altına yatırdı. Ne de olsa altınlar, East India Company’den gelmektedir ve sorun çıkması nerdeyse imkansızdır.
Nathan, tefeciliğe başladı. Duke of Wellington'a borç vermekle nerdeyse bundan 4 misli para kazandı. Zaten Duke of Wellington, aldığı borç parayla askerlerin maaşını ödüyordu. İlerde de güvenli sayılan altınlarından illegal satışla kâr elde etti.
Bütün bu ticâretler, Rotschild Ailesi'nin başlangıcıydı ve bundan sonra, uluslararası bankacılığa başlanacaktı. Hedefler, çok büyüktü.
Her oğluna bir büyük Avrupa şehrinde bir banka kuruldu. Amschel, Berlin'de; Salamon, Wien'de; Jakob, Paris'te; ve Kalmann, Neapel'de. Salamon Rotschild, masonların üyesiydi aynı zamanda.
Mayer Amschel Rotschild, vekâletnamesinde tam olarak kim, nasıl, neyi yapmasını gerektiğini yazmıştı. Sermâyeler, erkekler tarafından yönetilecekti. En önemli oy, en büyük kardeşindi. Anlaşmazlıklarda, önemli kararları o alırdı. Bütün gelirler, gizli tutulması gerekirdi. Hele ki devletten...

*1773 yılında Mayer Amschel Rotschild, tam 12 zengin Yahudi tefeciyle( “Sion Bilgelerinin Protokolleri”) Frankfurt Yahudi sokağında buluştu. (Dikkat çekilecek konu, buradaki 12 kişi ve kendisi ile birlikte13... Konuyu bilenler için önemli bir rakam) Hedefleri, dünyadaki parayı nasıl kontrol edebilecekleriydi ve uzun, çok titiz bir plan hazırlamaya başladılar.
*Bu planlar 1901 yılına kadar gizli tutuldu taki Rus profesör S. Nilus Fielen’in eline düşene kadar.Profesör Fielen, bu döküman hakkında "Yahudi Tehlikesi" isimli bir kitap yazmıştır ve Victor Marsden de, bunu İngilizceye çevirmiştir…

Yahudilere karşı uygulanan en büyük silahın Hitler olduğu söylenir durur.Belkide doğrudur ama ben burada bir kurgusal mantık kullanmak istiyorum.Benim bu vardığım sonuçlar tarihte çok tartışılmıştır ve salt benim paranoyam olmaktan uzaktır… ”( Finans konusunun diğer ayağı olan Bilderberg’e ve Roschild ailesine kısa bir aradan sonra tekrar döneceğim)…”

-6- İlluminati
”Yukarıda sözünü ettiğimiz Bilderberg Grubu Illuminati şebekesinin bir organıdır. Ancak Illuminati şebekesi 18. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkarken Bilderberg Grubu 1954'te ortaya çıkmıştır. Yani arada 177 yıllık bir zaman farkı var."

Temelinde "aydınlanma ruşenilik vahdet-i vücud felsefesi" gibi muhtelif felsefi akımların etkisi olduğu iddia edilen İlluminati hareketi 1 Mayıs 1776'da Adam Weishaupt tarafından Almanya'nın Bavyera eyaletinde kurulmuştur. Daha doğrusu o tarihte bir Illuminati örgütlenmesi ortaya çıkmıştır. Weishaupt Ingolstadt Üniversitesi'nde hukuk profesörü iken masonik eğilimlere merak sarmış ve bir gizli örgüt kurmuştur. 1779'a gelindiğinde Illuminati örgütünün 54 üyesi bulunuyordu ve Bavyera eyaletinin dört şehrinde teşkilatlanmıştı. Örgüt üyeleri ağırlıklı olarak masonik kimlikleri öne çıkarıyorlardı.”
-7- Illuminati'nin Temelini Oluşturan Tapınak Şövalyeleri
”Illuminati şebekesinin fikri altyapısını oluşturan Tapınak Şövalyeleri orijinal adıyla "Tampliye Tarikatı" Haçlı seferleri sonrasında Kudüs'te kuruldu. Bu adı almalarının sebebi ise iddia edildiğine göre Kudüs kralının Süleyman mabedinin bulunduğunu ileri sürdükleri bölgeyi koruma görevini kendilerine vermesiymiş. Masonluğun da temel fikriyatını geliştiren Tapınak Şövalyeleri muhtelif adlarla varlığını sürdürmüştür. Bugün bu hareketin en çok tanınan kolu ise Sion Birliği'dir.
Sadece masonluğun değil siyonizm ideolojisinin fikriyatının geliştirilmesinde de rolleri olduğu bilinen Tapınak Şövalyeleri kısa zamanda büyük servetler elde etmişlerdir. Batı'nın yalnızca en büyük askeri gücü olmakla kalmayıp aynı zamanda en önemli tüccarları arasında ilk sıralarda yer aldılar. Tapınak Şövalyeleri hareketi bugünkü masonlar gibi gizliliğe büyük önem verirlerdi. İlginçtir ki Batı'ya ait olduğu sanılan bu örgütün mensupları Hz. İsa'yı yalancı peygamber olarak tanımlıyorlardı. Haça tükürmeyi haçın üzerine basmayı ve hıristiyanların dini değerlerine hakaret etmeyi adeta kutsal fiiller addediyorlardı. Bunun sebebi ise asıl fikir babalarının ve organizatörlerinin yahudi kökenli olmasıydı.”

-8-HİTLER ve Yahudi soy kırımı… 
Yıllardır tv de olsun sinemada olsun (güçlü yahudi lobisi yüzünden tabi) soykırımı dinledik durduk evet orda yaşananları kimde tasvip edemez tam vahşet ama aklımı karıştıran bazı sorular var.O dönemde ölen kişilere bakıyoruz.Yahudilerin ikinci sınıf gördüğü kişiler yani ırkçılığa uğrayan yahudilerin ırkçı bir tutumu olan saf kan olmayan beni israiloğullarından gelmeyen yahudiler olduğunu görmemek mümkün değil ve o dönemi takip eden yıllarda dağınık bir topluluk olan yahudilerin ülke,vatan kavramlarına yönelmesi ve dünya üzerinde güçlü lobiler oluşturarak bir numaralı devlet olma yolunda emin adımlar atmaya başlaması bir tesadüf müdür?Şimdi yıllarca nazi soykırımıyla kendi yaptıkları soykırımı örten kendini acındıran bu millet’mi soykırıma uğradı yoksa kendi çıkarları için saf ırk olarak görülmeyen çıkarları doğrultusunda bir kalemde üstü çizilen safkan olmayan yahudilermi?”

Hitler ve Mussolini' nin siyonistlerle ilişkisi tarihsel bir gerçektir. Her ikisi de son derede ırkçı olan bu adamların ittifakı gerçekten ilginç. Bu ittifak Yahudiler için Filistin' de bir Yahudi devleti, Naziler içinse Yahudilerden arınmış bir Avrupa anlamına geliyordu. Nazi Partisinin ambleminde bu durum açıkça göze çarpıyor. Bir tarafta Nazilerin gama haçı, diğer tarafta siyon yıldızı figürleri.

Nazilerin aslında bir çeşit mason locası olduğu çeşitli yöntemlerle gizlenmiştir.Hitler kendi
masonik kariyerine karşın (Thule Locasına bağlı Hitler bu locanın siyasi kolu NAZİ Partisini oluşturdu) sık sık mason aleyhtarı konuşmalar yapmıştır. Ve iktidara geldiğinde ülkedeki mason localarını kapatmıştır. Taktiği anladınız mı? Küçük locaları kapatarak ülkenin seçkin bir loca tarafında yönetildiğini gizlemek. Benzer dezenformasyon Yahudiler konusunda da yapılmıştır. Yani her zaman dediğim gibi "BÜYÜK OYUN" her saniye tıkır,tıkır işliyor. Ayrıca önemli bir husus batılı bir kavram olan "antisemitizm" oluşturuldu. Yani kutsal topraklara geçiş, Süleyman Tapınağı inşaası ve Mesih Planı için antisemitizm gerekliydi.Anlaşılacağı gibi antisemitizm "BÜYÜK OYUN"un bir parçasıydı. Hatta bazı Yahudilerde antisemit kavramın oluşmasında büyük rol almışlardır. Nazilerin antisemit oluşlarında Yahudilerin olumsuz yönü yoktu. Bu durum siyonistlerin işine yarıyordu.

                                                                                         Thule Amblemi

Nazi Almanya' sında en radikal, en fanatik, en acımasız kişilerin SS' ler(schutzstaffel, türkçesi koruma birliği) olduğu sık sık söylenir. Ve artık kitaplar ve bazı filmler sayesinde hafızamıza yerleşmiştir. Oysa Lenni Brenner (amerikalı bir uzman tarihçi) diye bir şahıs SS' lerin Siyonistlerle ilişkisini şöyle açıklıyor: "SS örgütü, Nazi Almanyası içinde en siyonist kanat haline geldi. Diğer Naziler onların Yahudilere biraz daha yumuşak kaldığını söylüyorlar. SS subayı Baron von Mildenstein 6 aylık Filistin gezisinden ateşli bir siyonist sempatizanı olarak dönmüştür. Kısa süre sonra SS' lerin "Güvenlik Servisi"ndeki Yahudi Departmanlığı' na getirilmiştir. İbranice öğrenmeye ve ibranice plaklar dinlemeye başlamıştı. "Siyonist dostu" Kurt Tuchler sayesinde yahudi müziklerini çok sevdi. SS karargahında siyonizminAlmanya' daki gelişiminigösteren haritalar asılıydı." Mildenstein ayrıca Nazilerin Den Angriff(Hücum) adlı yayın organında 26 Eylül-9 Ekim arasında 12 bölümlülk yazı dizisi yayınlanmasını sağladı. Birbaşka SS subayu Adolf Eichman sık sık "Amacı, Yahudilere, ayak basabilecekler sağlam bir toprak verebilmektir" diyordu.

Bütün bunları düşününce insanın aklına "Soykırım yok mu?" sorusu geliyor. Yahudi soykırımı 1960' lı yılların başında tarihçiler tarafından yavaş yavaş çürütülmeye başlandı. Önce Nazilerin 6 milyon yahudiyi katlettiklerinin yalan olduğu ortaya çıktı. Naziler ellerindeki tüm yahudileri öldürseler bile bu rakama ulaşamıyorlardı. Yahudi nüfusu ile ilgil istatistikler bunu gösterir. Sonra Nazilerin toplama kamplarındaki "gaz odalarının" birer tezgah olduğu ortaya çıktı. 1988 yılında toplama kamplarında soykırım yaşanmadığını öne süren ve bu nedenle mahkemeye çıkarılan Ernst Zündel, Fre Leuchter' i (Amerika' da idam amaçlı kullanılan gaz odaları konusunda uzman mühendis) gaz odalarını incelemesi için ikna etti. Leuchter yaptığı incelemeler sonucunda"gaz odaları" adı verilen yerlerin gerçekten bu amaçla kullanılmasının imkansız olduğunu kanıtladı ve rapor etti. Dahası pek çok araştırmacı ve tarihçinin ortak görüşü; Naziler yahudileri sadece işçi olarak kullandılar, görüşüdür. Naziler yahudileri öldürmeyi amaçlamamışlar hatta hayatta tutabilmek için çabalamışlardı. Ölen birkaç yüzbin yahudinin ölüm nedeni savaş sırasında patlak veren ve kolay bulaşabilen bir hastalık olan tifüstür. Nazi Almanyası' nda çok sayıda Ziklon B aldı ilaç sipariş edildiği kanıtlanmış bir gerçektir. Ama bununda bir yalanını bulup başka bir iddia ortaya atılmıştır. İddiaya göre yahudiler "Ziklon B" ile öldürüldükleri iddiasıdır. Siyonistler bu dramatik sözde soykırım hilkayesi sayesinde, Filistin' de devlet kurmak için gerekli koşulları sağladılar. Ve Filistin' e zorla bir Yahudi devleti olan İsrail' i kurdular. Soykırımla ilgili bariz bir yahudi egemenliği altındaki "Hollywood" filmler yaparak, insanları soykırım yapıldığı konusunda ikna etmiştir. Ve dünyada büyük bir"Yahudi Propagandası" oluşturulmuştur “
*NOT:Almanya’da Thule’yi kuran Baron Rudolf von Sebottendorff (Aynı zamanda Türk vatandaşıdır) daha sonra Alman İşçi Partisi’ni kurdu ve Thule’nin gazetesini bu partiye devretti. Bu tarihten sonra masonlar arasında uzun süre “faaliyet göstermeme, gizlenme” anlamına gelen “uyku” dönemine geçen Baron ortadan kayboldu. Diğer yandan Thule’de Hitler’i NSDAP’nin başına monte ederek Almanya’da Faşizmin yükselişe geçmesinin zeminini hazırlamıştı. Thule’nin yönlendirmesiyle Hitler, 31 siyasi parti arasından tercihini Alman Sosyalist İşçi Partisi’ne kullandı ve iktidarı bu sayede yakaladı.( Thule ve kurucusu Baron von Sebottendorff hakkında detaylı bilgi için Aytunç Altındal’ın ‘Bilinmeyen Hitler’ isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim.)"

 BİLDERBERG TOPLANTILARI:
Bilderberg Grup, dünyadaki elit tabakayı bir araya getirmek ve kontrolü tek yerden sağlayabilmek amacıyla politik bir filozof ve aynı zamanda Polonyalı Yahudi bir haham olan Joseph Retinger tarafından kurulmuştur. İsveç'teki Masters of Wisdom Locası'na bağlı 33 dereceli bir Mason olan Joseph Retinger ve Hollanda Prensi Mason Bernhard'ın katılımıyla Avrupa ve Amerika'dan toplantıya çağırılacakların listeleri yine Retinger'in başkanlığında hazırlanmıştır.
Dünyanın en güçlü finansörleri, devlet adamları ve politikacıları her yıl Bilderberg toplantılarında bir araya getirilir. (Jacques Bardiot, Urie Main Cachee Dirige, s. 231)
1954 yılında Avrupalı ve Amerikalı Yahudi ve Masonların arasından özenle seçilen sanayici ve politikacıların Hollandâ da Hotel de Bilderberg'te yaptıkları toplantı, dünyanın önde gelen endüstri devlerini biraraya getirmesine rağmen, büyük bir gizlilik içinde yürütülmüş ve bu suretle çok az dikkat çekmiştir:
"Basın dünyasının birçok ünlü ismi de toplantılarda hazır bulunduğu halde. yapılan konuşmalar ve alınan kararlar. Masonların 'gizlilik' ilkesi doğrultusunda titizlikle saklı tutulmaktadır." (Henry Coston. 'Lectures Françaises'. Haziran 1977. No.206, sf.23)
Bilderberg Madalyaları 

Bunun en büyük örneği 1975 yılında henüz yıldızı parlamamış Margaret Thatcher 'ın Bilderberg toplantılarına katılımının hemen ertesinde yapılan İngiltere Genel Seçimlerinde Masonların desteğiyle başbakanlığa seçilmesi ve bu görevini 3 dönem üst üste sürdürmüş olmasıdır.




Sosyal Demokrat lider Yahudi Helmut Schmidt ve eski ABD Dışişleri Bakanı Yahudi Henry Kissinger de, Bilderberg toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda, ülkelerinin yönetimlerinde önemli mevkiilere getirilmiş devlet adamlarındandır.

-10-Amerikan Federal Resevre Bankası
Çoğu Amerikalı “Federal Resevre” adlı bankanın Amerika’nın Merkez Bankası olduğunu varsayamaktadır. Amerika’da herkes Amerika’daki en güçlü kişinin Amerika Başkanı olduğunu zanneder. Oysa durum bilinenden farklıdır. Amerika’da en güçlü kişi bu bankanın başkanı Greenspan’dır ve 30 yıldır bankanın başkanıdır. Bir açıklaması Amerika’nın iktisadının çökmesine, borsaların yükselip düşmesine yetmektedir. Para arzını, faiz oranlarını düzenleyen Federal Reserve’nin başkanı Greenspan’dır. 
Peter Kershaw’a göre bu bankanın sahipleri:
*Rothschild Ailesi (Londra)
*Rothschild Ailesi (Berlin)
*Lazard Kardeşler (Paris)
*İsrael Seiff (İtalya)
*Kuhn-Loeb Şirketi (Almanya)
*Warburgs (Amsterdam)
*Warburhs (Hamburg)
*Lehman Kardeşler (New York)
*Goldman & Sach (New York)
*Rockefeller Ailesi (New York)

Sizin de dikkatinizi çekeceği gibi bankanın yedi ortağı Avrupa’da. Şimdi Amerikalı bazı aydınlar bunu düşünmeye başladılar, Jim Marss’ın “Rule By Secrecy” adlı kitabına göre New York’ta bulunan diğer 11 şubesini de kontrol eden bu bankanın finansal kontrolü iki kuruluşun elindedir. IMF ise bunların uzantısıdır.
Bu kuruluşlar:Bankanın %32,3’lü 6.389.445 hisseyle “Chase Manhattan” (RockefellerAilesininkontrolündedir.)*
%20,5’İ 4.051.851 hisseyle “Citibank’tır.
Bu iki kuruluş bankanın yaklaşık %53’üne sahiptir.
Trilyonlarca doların dolaştığı bu sistemde böyle bir durum kafanızı karıştırmış olmalı. Şimdi bu bankerlerin ve ailelerin Washington D.C.’deki yöneticilere nasıl nüfuz edebileceklerini ve onları nasıl yönlendirebileceklerini bir düşünün. Onların diğer ülkeler üzerinde kendi çıkarlarına hizmet edecek hangi politikaları uygulamaları gerektiğini ve bunun Türkiye’ye yansımalarını göreceğiz. Bir ülke nasıl yönetiliyor? Cevap, paranın nereden geldiğinde saklı. "
*“Federal Reserve Corporation” para basar, bunu faiz karşılığında Amerikan devletine verir. "Herkes bilir ki para basmak için hazinede bunun bir karşılığı olmalıdır ve bu da altındır. Aksi takdirde para kağıttan başka bir şey değildir.
Yeremya'nın Mersiyeleri, 4/2: "Saf altınla tartılan Sion'un değerli oğulları..."
Tesniye, 23/20: "Yabancıya faizle ödünç verebilirsin, fakat kardeşine faizle ödünç vermeyeceksin; tâ ki, mülk olarak almak üzere gitmekte olduğun diyarda elini atacağın her şeyde Allah'ın Rab seni mübarek kılsın."

20-21-22 Nolu Protokoller:
*Yahudi olmayan devletlerin dikkatsizlikle müsaade ettikleri borçlanma metotları yüzünden onların hazineleri boştur.Bunula birlikte borçlar birbirini takip etmeke olacak ve bütün devletler iflasa sürüklenecektir.
*Yahudi olmayan devletlerin faiziyle bizden borç para almaları onların beyinlerinin gelişmediklerine delalettir.
*Günümüzün en büyük kuvveti olan altın ellerimizdedir.İki gün içerisinde depolarımıdan istediğimiz kadar tedarik edebiliriz.

Gelecek bölüm:Siyonizmin Türkiye Planları,Fetullah Gülen,AKP ve PKK…
"Ampulün Güneşle Olan Benzerliği ve İçindeki Ters Duran Piramit ve Piramit Gözü Şahsi Paranoyamdır:")
İPUCU: ”Tarihten bir gazete başlığı”Dünyanın en büyük Masonik örgütlenmesi olarak kabul edilen Bilderberg, 32 yıl aradan sonra İstanbul’da toplanıyor. Toplantıya ünlü isimler katılacak. Türkiye'nin 1959 ve 1975 tarihlerinde iki kez ev sahipliği yaptığı gizemli toplantılar 31 Mayıs-3 Haziran arasında İstanbul'da 'bilinmeyen' bir yerde gerçekleştirilecek. Toplantıya Türkiye'den katılacak isimler hakkında farklı iddialar olsa da Devlet Bakanı Ali Babacan, işadamı Mustafa Koç, gazeteciler Fehmi Koru ve Mehmet Ali Birand'ın üç gün boyunca devam edecek toplantılarda yer alması bekleniyor.

*” 22 temmuz 2007 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler öncesi ‘"Derin’ toplantı”Dünyanın en büyük Masonik örgütlenmesi olarak kabul edilen Bilderberg’in İstanbul buluşmasında yapılacak, önümüzdeki yıl dünya gündemine ilişkin kararlar alması bekleniyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi ve genel seçimlerin öne alınmasıyla ilginç bir zamanlamaya kavuşan toplantıda, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yaşayacağı süreç de masaya yatırılacak. G–8 zirvesine paralel olarak gerçekleştirilecek olan toplantıya Türkiye’den pek çok isim katılacak. Bilderberg’in İstanbul’daki oturumlarını Milli İstihbarat Teşkilatı ve CIA ortak çalışma planıyla koruyacak*”

Devam Edecek...

Hiç yorum yok: